1916’da Küt-ül Amara’da
Türklerce tutsak edilmiş olan İngiliz Tümgenerali Charles
Townshend’in de arabuluculuğu ile, İngiliz Akdeniz Filosu
Başkomutanı Koramiral Arthur Gough Calthorpe, Sadrazam Ahmet İzzet
Paşa’ya 22 Ekim 1918’de gönderdiği yazıda, bırakışma
koşullarını kendisiyle görüşme yetkisi olduğunu; dolayısıyla, Midilli
[Limni] adasındaki Mondros’a bir kurul
göndermesini bildirmişti.
Padişah Vahdettin, Mondros’a gidecek
olan kurula kayın biraderi Damat Mehmet Ferit’in başkanlık
etmesini istiyordu. Ferit, Londra’daki Osmanlı
Büyükelçiliğinde sekreterlik yapmıştı ve İttihat ve Terakki
Partisi’nin muhalifi Hürriyet ve İtilaf
Partisi’nin önderi olarak biliniyordu.
Sadrazam İzzet Paşa, Padişahın
bu istemini ‘çılgınlık’ olarak nitelemişti; ama Padişah isteminde direnmiş
ve Ferit’in, Ayan Meclisi’nde İzzet Paşa’yla görüşmesini
önermiş;1 ama İzzet Paşa, kabineye
danıştıktan sonra Damat Ferit’i bu göreve getirmeye karşı çıkmış; bırakışma
kurulunun başkanlığına Deniz Bakanı Hüseyin Rauf’u atamıştı.
Padişah bu atanmayı kırgınlıkla kabullenmiş; ama, kurula verilecek olan
yönergelerde Halifelik, Sultanlık ve Osmanlı hanedanının haklarının büsbütün
güvence altına alınması ve herhangi bir Osmanlı iline özerklik verilirse, bunun
siyasi değil, yönetsel (idari) olmasının serdedilmesi koşulunu öne
sürmüştü.2
İzzet Paşa’ya göre,
Padişahın öne sürmüş olduğu koşulların bırakışma ile hiçbir ilgisi yoktu. Ancak,
Padişah, savaş yenilgisinin yaratmış olduğu kargaşa içinde Osmanlı hanedanlığı
ve kuruluşlarının sönüp gitmesi olasılığından kaygılanıyordu ve bu da, kendi
tahtını kurtarmaktan başka birşeye önem vermediğini gösteriyordu.3
Bu arada, 27 Ekim’de başlayan ve oldukça çetin ve iddialı geçen
Mondros görüşmelerinden sonra;4
30 Ekim’de Osmanlı temsilcileri, İngiliz temsilcileriyle
bırakışmayı imzalamış; Osmanlı Devleti’ne kısmen zorla kabul ettirilmiş olan
teslim koşullarını uygulamayı kabullenmişlerdi.
Türk görüşünce, bırakışmanın en
kötü maddeleri veya daha sonra ihlalinden şikâyet edilenler şunlardı:
‘Madde 1 - Çanakkale
ve Karadeniz Boğazları güvenlik içinde ve özgür olarak seyrüsefere
(dolaşıma) açılacak; boğazlardaki istihkâmlar Bağlaşık Devletlerce işgal
edilecektir.
‘Madde 5 - Hudut
karakolları ve iç düzeni korumada kullanılacak az sayıda askeri güç dışında tüm
Türk orduları hemen terhis edilecektir.
‘Madde 7 - Bağlaşık
Devletler’in güvenliğini tehlikeye koyacak bir durum olursa, Bağlaşıklar,
Türkiye’nin herhangi bir stratejik noktasını işgal edecektir.
‘Madde 10 - Bağlaşık
Devletler, Toros tünelleri şebekesini işgal edecektir.
‘Madde 11 - Bütün
trenlere Bağlaşık Devletler’in denetim yetkilileri yerleştirilecek; bu
yetkililer, trenleri diledikleri gibi özgürce kullanabilecek; ama halkın
gereksinimlerini dikkate alacaklardır.
‘Madde 22 - Türk
savaş tutsakları, Bağlaşık Devletler’in dilediği biçimde elden
çıkarılacaktır.
‘Madde 24 - Altı
Ermeni illerinde (!) [Doğu İlleri kastediliyor] karışıklık çıkarsa Bağlaşık
Devletler oralarını işgal hakkını koruyacaklardır’.11
Padişah Vahdettin de bırakışma koşullarını sert bulmuş, ama
Sadrazam İzzet Paşa’nın Mondros’dan aldığı 27 Ekim 1918 tarihli iyimser
telgrafın suretini kendisine göstermesi üzerine şöyle demişti:
‘Bu koşulları, ağır olmalarına karşın
kabul edelim. Öyle tahmin ederim ki, İngiltere’nin Doğu’da asırlarca
sürmekte olan dostluğu ve lütufkâr siyaseti değişmeyecektir. Biz onların
müsamahasını daha sonra elde ederiz’.5
6
Buna karşın, Vahdettin, Osmanlı kurulu üyeleri Mondros’tan
İstanbul’a dönerek Galata rıhtımına çıkarken onları karşılamak için rıhtıma
gitmemiş; Dolmabahçe’de de karşılamamış; hasta olduğu özürüyle, onları yarım gün
beklettikten sonra, bırakışmanın koşulları konusunda başmabeyincisi Lütfi
Simavi’ye bilgi vermeleri için mesaj göndermişti.7
Padişah, o sırada en kötü düşlerinin
gerçekleşmeye başlamış olduğunu ve Bağlaşıklar’ın, Osmanlı Devleti’ni
ele geçirmek için bırakışmadan yararlanacaklarını tahmin etmişti.8
Öte yandan, bırakışmanın imzalanmış olduğunu 31 Ekim’de gelmiş
olduğu Adana’da öğrenmiş olan Mustafa Kemal, Zaman gazetesine verdiği demeçte,
bırakışma koşullarının büsbütün aleyhte olmadığı görüşünü desteklemiş;
Bulgarların Türklerden daha güç bir durumda olduklarına değinerek, İzzet Paşa
kabinesini ve özellikle bu kabinedeki dostu Hüseyin Rauf’u muhalefetin
saldırılarına karşı savunmaya çalışmış;9 ama yine de Bağlaşıklar’ın niyetinden
kuşkulanmıştı.
Kemal, bırakışmanın, Bağlaşıklar’a geniş yetkiler veren 7. ve 8.
maddelerinin, onlara, ülkeyi işgal etme olanağını sağladığına inanmış;
Adana’daki Yıldırım Orduları Grubu merkezinden Sadrazama 3 Kasım’da gönderdiği
telgrafta bırakışma hakkında bilgi istemiş; İzzet Paşa’nın verdiği cılız
yanıttan tatmin olmayarak, bırakışmanın kimi koşullarını
eleştirmişti.10
Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra, bırakışmayı ve
Bağlaşık Devletler’i, özellikle İngiltere’yi söyle kınamıştı:
‘... Harb-i umuminin sonlarına doğru, milliyetler esasına
müstenit vaatler üzerine, Hükümet’i Osmaniyemiz de adilane bir sulha nail olmak
emeliyle mütarekeye talip oldu. Devletlerin şahsiyet-i maneviyesi ve vaziul-imza
murahhasların namus-u zatileri ziman ve kefaletinde bulunan işbu mutarekename
ahkâmı bir tarafa bırakılarak, İtilaf Devletleri kuvay-i askeriyesi, payitaht-i
saltanat ve makarr-ı celil-i hilafet olan İstanbul’umuzu işgal etti. Gün
geçtikçe artan bir şiddetle hukuk-u hilafet ve saltanat, haysiyet-i
hükümet, izzetinefs-i millimiz tecavüz ve taaddilere uğradı.’.11
Aynı görüşleri 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde de yineleyecek
olan Mustafa Kemal’e göre, Türk ulusu adaletli bir barışa kavuşmayı umarken,
bırakışma koşulları, Türk yurdu ve ulusuna karşı kötüye kullanılıyor, zorla
uygulanıyordu.12
KAYNAKLAR
1- İnal, s.1987.
2- Türkgeldi: Mondros ve Mudanya Mütarekeleri, s.155.
3- Mango, s.188.
4- Bu görüşmelerle ilgili olarak bkz. İDA,
FO 371/5259/E 532: İngiltere Deniz Bakanlığı’ndan Dışişleri Bakanlığı’na yazı,
no.M.01743, 2.6.1920; Türkgeldi, a.g.e., 33-34; Dyer, s.318 vd.
5- İDA, FO 371/3449/181110: Bırakışma
Belgeleri; BFSP, 1917-1918, c. CXI, s.611- 613; Orbay: ‘Siyasi Hatıraları’,
a.g.e., s.49; Türkgeldi, a.g.e., s.33-34 ve 66-68; Takvim-i Vekayi, 3.11.1918;
Yeni gün, 2.11.1918; Minber, 17.11.1918; Vakit, 3/18.11.1918; ASD, s.1; Söylev
1, s.256 vd.; İsmet İnönü: ‘Devlet kurucusu Atatürk’, Belleten, XXXIII, sayı
129, Ocak 1969, s.1-2; Bayur, s.176; Gökbilgin, s.3; Bayar, 97-98; Sonyel: Türk
Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, I, s.7-8; Temperley, s.495; Mears, s.624-626;
Kinross, s.128-129.
6- Jaeschke Gotthard: ‘Mondros’a giden yol’,
Belleten, sayı 109, c.28, Ocak 1964, Jaeschke: Kurtuluş Savaşı ile İlgili
İngiliz Belgeleri, s.22; L’Illustration, 6.8.1921; Salahi R. Sonyel: ‘1919 yılı
İngiliz belgelerinin ışığında Mustafa Kemal ve milli mukavemet’, Türk Kültürü,
sayı 85, Kasım 1969, s.47 vd.
7- İstanbul Basını, 2.11.1918; Orbay,
‘Siyasi Hatıraları’, a.g.e., s.152-153; Ku-tay: ‘Orbay’, a.g.e., s.143-4; TİH I,
s.138; Türkgeldi, s.64; Tansel: Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, s.127
8- Shaw 1, s.105.
9- Ziya Somar: ‘Manda ve meşhur mandacılar’,
Tarih Konuşuyor, c.3, sayı 14, Mart 1965, s.1146
10- Vakit, 3.11.1918; Türkgeldi, s.68; Nutuk
I, s. 256 vd.; Jaeschke, Belleten 109, s.152; Jaeschke: Kronoloji,
s.1.
11- Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’ni
açış söylevi, 23.7.1919, ASD, s.3-7.
12- ASD, s.8-11; ATTB, s.14-22; Bayur,
s.179-184; Sonyel, Türk Kültürü, a.g.e., s.75-76.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder